
Kripto-ekonomi Dersi: Avusturya İktisat Ekolü, İnsan Eylemi ve Praksiyoloji Perspektifinde Başarısız Bir Mübadele Aracı Olarak Bitcoin
Bitcoin'in ekonomik modeli, yaygın şekilde Avusturyacı olarak nitelendirilse de bu ekolün düşüncesinin yalnızca sınırlı bir alt kümesini benimsemektedir: Yani kıtlık ve deflasyon üzerine katı bir odaklanma söz konusudur. Daha derin ekonomik varsayımları, özellikle de parasal ortaya çıkış ve gelişme süreci, takas ve işlevsel teşvikler ihmal edilmiştir ve Human Action'ı (İnsan Eylemi) okuduğunuz zaman görüleceği üzere döngüsel ekonomi finansal teşviklerle işlemektedir, Bitcoin'de de durum farklı olmayacaktır. İdeolojik niyet ile pratik tasarım arasındaki bu kopukluk uzun vadeli kırılganlıklar yaratmaktadır.
"Paranın özel bir işlevini, ertelenmiş ödemeler için bir standart teşkil etmesi olarak görenler var. Ancak bu açıkça yanlıştır."
- Ludwig von Mises, The Theory of Money and Credit, Bölüm 1.
Ludwig von Mises parayı en pazarlanabilir mal olarak ortaya çıkan şey diye tanımlamıştır. Paranın sadece elde tutulması değil, kullanılması gerektiğini ve kullanmanın Keynes'in önerdiği gibi illa harcamak anlamına gelmediğini, aynı zamanda çoğu Bitcoincinin yaptığının aksine uzun vadeli projelere yatırım yapmak anlamına geldiğini vurgulamıştır. Kullanım, tanımı gereği, eylem anlamına gelir. Oxford Sözlüğü'ne göre kullanım, "bir şeyi kullanma eylemi ya da kullanılma olgusu"dur. Yatırım olarak bile olsa bir para birimini elde tutmak parasal anlamda kullanım anlamına gelmez. Harcamak, yatırım yapmak, takas etmek ve ticarette sirküle etmek, işte bunlar kullanımdır.
Bitcoin, şu anda tasarlandığı hâliyle, kullanımı giderek daha da caydırıcı kılmaktadır. Ücret dalgalanmaları ve uzun onay süreleri günlük alışverişi pratik olmaktan çıkarmaktadır. Blok ödülleri (Halving ile) azaldıkça ve kullanıcılar yüksek işlem maliyetlerinden kaçındıkça, ağ kendi güvenliğinin finanse edilememesi riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Birçok kullanıcı Bitcoin'i para olarak değil de spekülatif bir varlık olarak kullanmakta ve fiyatının zaman içinde (genellikle sonsuza kadar) yükselmeye devam edeceği inancıyla hareket etmektedir. Bu durum da onun bir mübadele aracı olarak işlev görmesine daha da engel olmaktadır. Bununla birlikte, Mises'in de belirttiği gibi, insan eylemi amaca yönelik olsa da, doğası gereği belirsizdir. Sürekli fiyat artışına duyulan güven, parasal işlev için istikrarlı bir temel değildir. Bir para birimi normal koşullar altında kullanılabilir olmalıdır, sadece gelecekteki kazanç beklentisiyle elde tutulmamalıdır. Kullanım ve ağ güvenliği için tutarlı teşvikler olmadan, Bitcoin'in ekonomik modeli gerçek ve sağlam para olarak çalışmak için gerekli mekanizmalardan yoksundur.
Monero bu başarısızlığı kuyruk emisyonu (ardıl üretim) ile düzeltir: Sürekli, sabit miktarda bir blok ödülü sunmaktadır. Bu ödül küçüktür (blok başına 0,6 XMR'dir) ve sabittir, yani göreceli enflasyon oranı zaman içinde azalır. Eleştirmenler bunun enflasyonist olduğunu iddia etse de, pratikte bu model parasal entropi şeklinde işlemektedir: Yani uzun vadeli madenci teşvikleri sağlarken oransal olarak giderek daha az önemli hale gelen istikrarlı ancak azalan bir emisyon söz konusudur. Sistem statik mükemmellik için değil, dinamik sürdürülebilirlik için tasarlanmıştır.
"Kâr, piyasa ekonomisinin itici gücüdür."
- Ludwig von Mises, İnsan Eylemi, Kısım 4, Bölüm 15: Piyasa.
Bu tasarım, ücretleri olabildiğince düşük ve öngörülebilir tutarak sürekli kullanımı destekler. Gerçek parasal talebi sürdüren de budur.
"Paranın değeri miktarından değil, mübadele aracı olarak gördüğü talepten kaynaklanır."
- Ludwig von Mises, The Theory of Money and Credit, Bölüm 2: The Function of Money.
Talep depolamayla değil, kullanmayla gelişir. İstifleme yerine sirkülasyonu teşvik eden bir sistem ekonomik olarak uygun ve sürdürülebilir kalır. Bitcoin'in güvenlik modeli, ücretlerin tek başına madenciliği sürdüreceği bir geleceği varsayar. Ancak bu gelecek belirsizdir. Ücret piyasaları, ağ güvenliği maliyetlerini karşılama becerisini sürekli olarak gösterememiştir ve gösteremeyecektir. Bir yandan, bloklar dolu olmadığında, madencilerin gelirleri azalır. Diğer yandan ise, ücretler yükseldiğinde, kullanıcılar işlem yapmayı bırakır. Bu da uzun vadeli işlerliği tehdit eden bir geri bildirim döngüsü yaratır.
Bitcoin'in uzun vadeli güvenlik modeli de merkezîleşmeye yönelik yapısal bir baskı yaratmaktadır. Bitcoin'in küresel olarak benimsendiği ve işlem hacminin arttığı varsayımsal bir senaryoda ücretler önemli ölçüde yükselebilir. Ancak daha yüksek ücretler, hepsi de sınırlı ödüller için rekabet eden daha fazla madenciyi çekecektir. Bu yoğun rekabet ise sadece, ucuz elektriğe, gelişmiş ASIC donanımına ve endüstriyel altyapıya erişimi olan büyük ölçekli operatörlerin lehine olacaktır. Doğrudan rekabet edemeyen daha küçük madenciler, dalgalanmalarla sapmayı azaltmak ve kârlı kalabilmek için büyük madencilik havuzlarına katılmak zorunda kalacaktır. Bu durum zamanla hashrate'i (hash gücünü) birkaç baskın kuruluşta toplayarak ağın desentralize (merkeziyetsiz) yapısını zayıflatır.
Monero'nun kuyruk emisyonu, öngörülebilir bir temel ödül sağlayarak bu sonucu en başından önleyip bertaraf eder ve daha küçük madencilerin ücret artışları olmadan ekonomik olarak verimli, işler ve sürdürülebilir kalmasını sağlar. Bu, daha geniş madenci dağılımını ve uzun vadeli ademimerkeziyetçiliği destekler ki Mises de bunu parasal egemenliği korumak adına hayati önemde görmüştür.
Gresham Yasası, sorunun bir başka katmanını da gözler önüne sermeye yardımcı olur. Klasik şekliyle: "Kötü para iyi parayı kovar." Bu ilk olarak yasal ödeme aracı kanunlarına atıfta bulunsa da, arkasındaki ekonomik davranış geçerliliğini korumaktadır: Birden fazla para biçimi bir arada bulunduğunda, daha değerli olarak algılanan para istiflenir ve daha pratik, işlevsel, kullanışlı olarak algılanan para harcanır. Bitcoin, volatilitesi, yüksek ücretleri ve sahip olduğu mitosa bağlı olarak elde tutmayı teşvik etmesi nedeniyle, kullanıcıların harcamaktan kaçındığı "iyi" para hâline geliyor. Ancak bu istifleme, gerçekten olması gereken ve kökeninde amaçlanan, bir mübadele aracı olma işlevini zayıflatıyor. Yani en azından Bitcoin Whitepaper'ı dikkate aldığınızda bu böyledir, aksi takdirde gerçek bir Bitcoinci değilsiniz demektir. Şu bir gerçek ki Bitcoin epeydir gerektiği kadar kullanılmıyor, amaçlandığı işlevden uzaklaştırılıp sirkülasyondan kaldırılıyor.
Başlarda doğru gibi görünen şey, Bitcoin savunucuları arasında yaygın bir inanış olan sıfır enflasyonun ideal para biçimini temsil ettiğidir. Ancak Avusturya İktisat Ekolü hiçbir zaman böyle bir iddiada bulunmamıştır. Avusturyacıların vurguladığı şey sayısal kıtlık değil, subjektif değerdir.
"Değer nesnelerde değil, eylemde bulunan insanların zihinlerindedir."
- Ludwig von Mises, İnsan Eylemi, Bölüm 4: Değerleme ve Hesaplama.
Carl Menger ve Ludwig von Mises'e göre, paranın değeri miktarından ya da içsel özelliklerinden değil, bireylerin mübadelede elde ettikleri faydaya bağlı olarak ona verdikleri subjektif (öznel) değerden kaynaklanır. Bu nedenle, yüksek işlem maliyetleri, düşük kullanılabilirlik veya zayıf likidite nedeniyle insanlar artık pratikte ona değer vermiyorsa, mükemmel derecede kıt bir para birimi bile para olarak başarısız olabilir.
Bitcoin'in deflasyonist politikası, kıtlığın tek başına değer yaratacağını ve koruyacağını varsayar. Ancak bu, insanların piyasalarda gerçek değeri nasıl belirlediğini göz ardı etmektedir. Bir paranın faydası, satın almak, satmak, tasarruf etmek, yatırım yapmak ve ödeme yapmak için kullanılabilmesine bağlıdır. Ücretler arttığında, ödeme yavaşladığında ve maliyetlerle ilgili belirsizlik norm hâline geldiğinde, subjektif değer azalır. Para biriminin kullanımı zorlaşır ve dolayısıyla arzı değiştiği için değil, işlevi bozulduğu için daha az değerli hâle gelir.
Monero, kuyruk emisyonu, dinamik ve adaptif blok boyutu ve düşük ücretli ortamı ile bu öznel değerlemeyi daha iyi korur. Bu sadece teoride kalmaz, pratikte de Monero kullanılabilir kalmaktadır; bkz. 2014'ten bu yana Darknet'teki kullanım oranları. Monero'nun ekonomik politikası gerçek zamanlı mübadeleyi ve öngörülebilir güvenliği destekliyor. Monero, idealize edilmiş kıtlık yerine faydayı pekiştirerek, değerin yalnızca matematiksel kesinliğin değil, insan yargısının ve eyleminin bir sonucu olduğu şeklindeki Avusturyacı görüşle daha yakından uyum sağlıyor.

Tüm bunlarla beraber, birimdenklik (fungibilite) de sağlam paranın bir diğer temel özelliğidir.
"Birimdenklik, kimin elinde olduğuna veya nereden geldiğine bakılmaksızın her bir birimin eşdeğer olarak değerlendirilmesine bağlıdır."
- Christine Desan, Making Money: Coin, Currency, and the Coming of Capitalism.
Bu, paranın her bir biriminin -daha spesifik olarak kripto paralar (sanal para) söz konusu olduğunda- değer olarak eşit olması ve geçmiş ya da meta verilerden arınmış olması gerektiği anlamına gelir. Bitcoin şeffaf defteri sayesinde bu ilkeyi çiğnemektedir. Bitcoin'de koinler geçmiş faaliyetlerine göre kara listeye alınabilir ve bu da "temiz" ve "kirli" koinler arasında eşit olmayan bir muameleye neden olur. Bu durum, tüm birimler eşit değerde olmadığı için Bitcoin'in bir hesap birimi olarak hizmet etme kabiliyetini zayıflatır ve kullanıcılar varlıklarının değer kaybı ya da sorgulama olmaksızın kabul edileceğinden emin olamadıkları için bir değer saklama aracı olarak konumunu zayıflatır. Bir restorana gittiğinizi, yemeğinizi ödemek için nakit para verdiğinizi ve kasiyerin bu nakit parayı suçlular tarafından kullanıldığı gerekçesiyle kabul etmediğini düşünün.
Monero, protokol düzeyinde birimdenkliği zorunlu hâle getirmiştir. Tüm çıktılar ayırt edilemezdir ve hiçbir işlem geçmişi izlenemezdir. Bir XMR her zaman bir XMR'ye eşittir. Bu, para biriminin tarafsız, birbiriyle değiştirilebilir ve ticaret ve tasarrufta işlevsel kalmasını sağlar ki bu da evrensel ve sansüre dirençli olmayı amaçlayan herhangi bir para sistemi için gerekli koşullardır.
Bununla birlikte Monero, kullanım için tasarlanmıştır. Mahremiyet özellikleri, düşük ve istikrarlı ücretleri ve sürekli emisyonu, Bitcoin'in işlev göremediği yerlerde, yani gerçek dünya alışverişinde, özellikle de sansüre direnç ve işlemsel anonimliğin gerekli olduğu ortamlarda işlev görmesini sağlar. Monero'nun ekonomik modeli, pasif spekülasyondan ziyade sürekli katılımı kolaylaştırmaktadır. İki sistem arasındaki fark sadece teknik uygulamada değil, parasal tutarlılıkta da kendini göstermektedir. Bitcoin uzun vadeli sürdürülebilirlik yerine mutlak kıtlığa öncelik verir. Monero, teşviklerin zaman içinde devam etmesi ve gelişmesi gerektiğini kabul eder. Yerleşik (Katman 1) güvenlik teşvikleri yoluyla kendi kullanımını sürdüremeyen bir para hem teoride hem de uygulamada başarısızlığa mahkûmdur.
Para ahlâki açıdan nötrdür, dolayısıyla Bitcoin de öyle olmalıdır.
"Tarafsız para politikası diye bir şey yoktur."
- Ludwig von Mises, İnsan Eylemi, Bölüm 17: Dolaylı Mübadele.
Bitcoin'in sonlu emisyon programı gelecekteki sağduyu, inisiyatif, teşvik ve takdir gibi insan müdahalesi yapılarını ortadan kaldırarak tarafsızlığı uygulamaya çalışır, ancak bunu yaparken kendi uyum sağlama kapasitesini de etkisiz hâle getirir ve tarafsızlığın son bulacağı sancılı bir sürece doğru mutlaka yol alır. Monero ise kuyruk emisyonu yoluyla, işleyen bir ekonominin devam eden teşvik yapıları gerektirdiğini kabul eder. Böylece kıtlığı işlevsellikle, deflasyonu da sürdürülebilirlikle dengeleyip tarafsızlığı ve insan müdahalesinden azadeliği garanti altına alır.
Sonuç olarak, Monero'nun kuyruk emisyon modeli Bitcoin'in terk ettiği temel ilkeleri geri getirmektedir. Ağı ebediyen güvence altına alırken düşük ve giderek azalan bir enflasyon sağlar. Hem Misesyen teoriye hem de pratik ekonomik davranışa uygun olarak gerçek parasal kullanımı teşvik eder. Bitcoin'in tasarımındaki çelişkileri ekonomik, felsefi ve işlevsel açılardan çözer. Bu kısa yazıda Bitcoin'in ekonomik modeli Avusturya İktisat Ekolü perspektifinden eleştirilmiş ve Bitcoin'in gerçek bir mübadele aracı olarak başarısız olduğu savunulmuştur. Bitcoin kıtlık ve deflasyona çok dar bir çerçevede odaklanmakta, kullanım, sirkülasyon ve uzun vadeli sürdürülebilirlik gibi temel ilkeleri ihmal etmektedir. Bu bağlamda yazıda, Bitcoin'in kullanımdan ziyade istifçiliği teşvik ettiği, yüksek ücretlere, yavaş onaylara ve güvensiz bir uzun vadeli fonlama modeline sahip olduğu, bunun da Bitcoin'in faydasını ve merkezsizliğini zayıflattığı ortaya konulmaktadır. Buna karşılık, Monero daha iyi tasarlanmış bir para birimi olarak sunulmaktadır: Kuyruk emisyon modeli, daima dalgalanmalardan uzak ve düşük işlem ücretleri, güçlü mahremiyeti ve mutlak birimdenkliği, zaman içinde gerçek dünya kullanımını ve madenci teşviklerini desteklemektedir. Bununla birlikte Monero, sadece idealize edilmiş kıtlığı değil, aynı zamanda subjektif değeri, parasal kullanımı ve ekonomik sürdürülebilirliği teşvik ederek (Ludwig von Mises'in ilkeleri gibi) Avusturyacı ilkelere daha iyi uyum sağlamaktadır. Bitcoin kullanımı caydırır; çoğunlukla spekülatif olarak tutulur. Yüksek ücretler ve azalan ödüller uzun vadeli güvenliğini tehlikeye atar ve ayrıca Gresham Yasası geçerlidir: Bitcoin harcanmaz, biriktirilir. Ayrıca, Bitcoin'in şeffaf defteri birimdenkliğe zarar verir. Monero tüm bu sorunları kuyruk emisyonu, mahremiyet ve öngörülebilir teşvikler ile çözmektedir. Bitcoin'in katı deflasyonist tasarımı nihayetinde gerçek para olarak uygulanabilirliğini zayıflatırken, Monero'nun esnek ve kullanıma dayalı modeli daha sürdürülebilir ve Avusturyacı çizgide bir alternatif sunmaktadır. Monero para demektir.
